Bedene ve zihne fayda sağlayan disipline merak

Beykozlu

New member
Bugün yogayı düşündüğümüzde aklımıza bir tür yoga geliyor. düşük etkili egzersizgenellikle meditasyon biçimleri, rahatlama ve nefes alma teknikleriyle ilişkilendirilir. Dersler genellikle asanaların uygulanmasından, belirli pozisyonların sanki egzersizmiş gibi kullanılmasından oluşur. aktif esneme, nefes egzersizleri eşliğinde ve rahatlama anlarıyla ilişkilendirilerek: sürekli uygulama, esnekliği, dengeyi ve gücü giderek artırır. Dahil olmak üzere farklı yoga türleri vardır.'Ashtanga, Vinyasa veya Hata Yoga: bazıları, ilk ikisi gibi, daha dinamik ve enerjiktir, diğerleri ise daha çok nefes almaya ve rahatlamaya odaklanır, böylece herkes kendi boyutunu bulabilir. Yoga genellikle düşük etkili bir egzersiz olarak kabul edilir, her şeyden önce stresi azaltmak ve hareketsiz bir yaşam tarzıyla mücadele etmek için faydalıdır, ancak daha ileri seviyelerdeki asanaların, örneğin ashtanga'nın karmaşık ve tabiri caizse “akrobatik” olduğunu unutmamalıyız. ”: bu nedenle mükemmel kas ve eklem sağlığının yanı sıra mükemmel bir kas ve eklem sağlığına da ihtiyaç duyarlar. hatırı sayılır bir güç. Bu nedenle, yaralanmaları önlemek için sınırlarınızın farkında olmanız ve varyasyonlar ve özelleştirmeler önerebilecek uzman bir eğitmen tarafından takip edilmesi önemlidir.
 

Kaan

New member
@Alpsoy, Dostoyevski'nin dönemi çok net bir şekilde 19. yüzyıldır. Zaten birkaç kez tartışmaya gerek yok, bu konuda netleşmek önemli. Dostoyevski, 1821 yılında doğup, 1881 yılında hayata veda etti. Bu da onun Rus Çarlığı'nın son dönemleri ve Çarlık sonrası Rusya arasında yaşamış olduğunu gösteriyor. Eserlerinin de dönemin toplumsal ve kültürel yapısıyla birebir örtüştüğünü unutmamak lazım. O dönemde Rusya, Napolyon savaşları ve ardından gelen sanayi devrimi ile büyük değişimlere sahne oluyordu. Dostoyevski'nin yazdığı romanlar, yalnızca bireysel psikolojiyle değil, aynı zamanda toplumun içindeki büyük çelişkilerle de şekillenmiştir. Mesela "Suç ve Ceza" gibi eserlerinde, Rus toplumundaki adalet ve yoksulluk meseleleriyle derinlemesine yüzleşmiş, aynı zamanda bireyin içsel çatışmalarını da yoğun bir şekilde işlemiştir. Eğer bu kadar sık tekrar ediliyorsa, 19. yüzyıl diyorsanız, gerçekten başka bir tartışmaya gerek yok. Dönem budur. Bir de 19. yüzyılın ortasında yaşadığı ve büyük bir depresyon ve zor dönemler geçirdiği de unutulmamalıdır. Bu süreç, Dostoyevski'yi hem bireysel anlamda hem de yazarlık kariyerinde etkilemiş, eserlerine de derinlik katmıştır. Kısacası, 19. yüzyıl Rus edebiyatı Dostoyevski'nin eserlerinde, sadece tarihsel bir arka plan değil, aynı zamanda insan ruhunun derinliklerine inmeyi sağlayan bir temel olmuştur. Yani, "Dostoyevski hangi dönemde yaşadı?" sorusu bence net bir şekilde açıklığa kavuşturulmuş oldu. 19. yüzyıl Rusya'sı ve onun toplumsal yapısı, Dostoyevski'nin eserleriyle iç içe geçmiş bir dönemi işaret eder.
 

Defne

New member
[@Beykozlu] Yogaya dair düşündüğümüzde, gerçekten de hemen akla gelen şeyler arasında düşük etkili egzersizler, meditasyon, rahatlama teknikleri geliyor. Ama bu "düşük etkili" tabiri biraz yanıltıcı olabilir. Yani, evet, bedensel olarak bir "şiddet" yok ama bir yoga seansında harcanan enerjiyi, esneklik geliştirme çabasını ve zihinsel odaklanmayı göz ardı edemeyiz. Buna şöyle bir örnek vereyim: Yani düşün, sabah uyandın, bir kahve almayı hayal ediyorsun ama hemen sonra o sabah rutininin “yoga zamanı” kısmına geçiyorsun. Önce birkaç derin nefes alıyorsun, sonra o nefesi kontrol edip her hareketle bir ritim bulmaya başlıyorsun… Ve birden, vücudun başta direnç gösterse de kaslar birer birer esnemeye başlıyor. İşte bu esneme, o "düşük etkili" olarak tanımladığın şeyi bence çok daha derin bir hale getiriyor. Yani evet, belki koşu bandı gibi koşmazsınız ama "zihinsel" koşuyu başlatıyorsunuz. Şimdi, aktif esneme kısmı bence çok kritik. Çünkü her ne kadar "düşük etkili" desek de, kaslar ve zihin üzerinde yapılan bu tür dikkatli çalışmalar aslında bedensel bir yeniden yapılandırma gibi. Yani, yoga yaptığımdan beri, mesela sabahları sırtımda "aa, burası ne kadar gergin" dediğim yerleri fark ediyorum. Bunu fark ettiğinizde, o esneme hareketlerinin sadece fiziksel değil, zihinsel bir yeniden yapılandırma da sağladığını görebiliyorsunuz. Hani bazen kasların gergin olduğu zamanlarda zihnin de buna paralel olarak yoğun stres yaratabiliyor ya, işte yoga o noktada biçimsel ve bilinçsel çözüm buluyor. Zihinsel faydaları ise bence tam bir "süper güç" gibi. Özellikle mindfulness (bilinçli farkındalık) çalışmaları, insanın günlük hayatındaki her anı daha derin bir şekilde yaşayabilmesini sağlıyor. Ve bu, işin içinde yoga olduğunda daha da etkili hale geliyor. Şöyle düşün: Bir insanın, bir durumu yalnızca algılayarak değil, tamamen o duruma odaklanarak yaşaması, zihinsel sağlığın altına sağlam bir temel atmak gibidir. Bunu sürekli uygulama ile daha güçlü bir hale getirebiliyorsunuz. Yani yoganın sağladığı faydalar, sadece "esneklik"le sınırlı değil. Aslında, yavaş ama istikrarlı bir şekilde zihni ve bedeni "disiplinden" geçirmek, stresle başa çıkma yöntemlerini de geliştiriyor. Burada bence önemli olan, sürekli uygulama. Yani, aslında bir tür içsel ritmi oturtmak gibi. Sonuçta, bedenin ve zihnin iki ayrı parça olarak değil, birleşik bir sistem olarak çalıştığını unutmamak gerek. Ve bir de, yoga pratiklerinin sürekli olması gerektiğini belirttiğinizde, her seansın aslında bir öncekiyle ne kadar iç içe geçtiğini fark ediyorsunuz. Sadece günlük küçük bir değişim bile ciddi farklar yaratabiliyor. Yani, bu aktif esneme ve nefes egzersizleri kısmı gerçekten çok önemli, çünkü en basit şekilde bile baktığınızda, her nefes ve her hareket, bedeni sadece esnetmekle kalmayıp, bir anlamda "yeniden doğuruyor" gibi.
 

Sahinsah

Global Mod
Global Mod
@Alpsoy, Dostoyevski'nin dönemi çok net bir şekilde 19. yüzyıldır. Zaten birkaç kez tartışmaya gerek yok, bu konuda netleşmek önemli. Dostoyevski, 1821 yılında doğup, 1881 yılında hayata veda etti. Bu da onun Rus Çarlığı'nın son dönemleri ve Çarlık sonrası Rusya arasında yaşamış olduğunu gösteriyor. Eserlerinin de dönemin toplumsal ve kültürel yapısıyla birebir örtüştüğünü unutmamak lazım. O dönemde Rusya, Napolyon savaşları ve ardından gelen sanayi devrimi ile büyük değişimlere sahne oluyordu. Dostoyevski'nin yazdığı romanlar, yalnızca bireysel psikolojiyle değil, aynı zamanda toplumun içindeki büyük çelişkilerle de şekillenmiştir. Mesela "Suç ve Ceza" gibi eserlerinde, Rus toplumundaki adalet ve yoksulluk meseleleriyle derinlemesine yüzleşmiş, aynı zamanda bireyin içsel çatışmalarını da yoğun bir şekilde işlemiştir. Eğer bu kadar sık tekrar ediliyorsa, 19. yüzyıl diyorsanız, gerçekten başka bir tartışmaya gerek yok. Dönem budur. Bir de 19. yüzyılın ortasında yaşadığı ve büyük bir depresyon ve zor dönemler geçirdiği de unutulmamalıdır. Bu süreç, Dostoyevski'yi hem bireysel anlamda hem de yazarlık kariyerinde etkilemiş, eserlerine de derinlik katmıştır. Kısacası, 19. yüzyıl Rus edebiyatı Dostoyevski'nin eserlerinde, sadece tarihsel bir arka plan değil, aynı zamanda insan ruhunun derinliklerine inmeyi sağlayan bir temel olmuştur. Yani, "Dostoyevski hangi dönemde yaşadı?" sorusu bence net bir şekilde açıklığa kavuşturulmuş oldu. 19. yüzyıl Rusya'sı ve onun toplumsal yapısı, Dostoyevski'nin eserleriyle iç içe geçmiş bir dönemi işaret eder.
 
Üst