Leylim Ley Hangi Yöreye Ait? Bilimsel Bir Bakışla Anadolu’nun Ezgisel Belleği
Selam müzik ve kültür meraklıları,
Bir süredir halk müziği araştırmalarına ilgi duyuyorum ve en çok dikkatimi çeken türkülerden biri “Leylim Ley” oldu. Kimine göre bir Anadolu ağıtı, kimine göre ise bir aşkın sessiz çığlığı. Ancak şu soruya hâlâ kesin bir yanıt bulunmuş değil: “Leylim Ley hangi yöreye aittir?”
Bu yazıda, halk müziği biliminin (etnomüzikolojinin) yöntemleriyle bu soruyu inceleyeceğiz. Hem akademik veriler hem de kültürel gözlemler ışığında “Leylim Ley”in kökenini, yapısını ve duygusal bağlamını anlamaya çalışacağız.
---
Etnomüzikolojik Yaklaşım: Bir Türkünün Kökenini Nasıl Belirleriz?
Bir türkünün yöresini belirlemek, sadece “nerede söylendiğine” bakmakla sınırlı değildir. Etnomüzikoloji, bu süreci melodik yapı, dilsel özellik, ritmik kalıp ve sözel varyasyonlar üzerinden analiz eder.
Türkiye’de bu alandaki öncü çalışmalardan biri, Prof. Dr. Muammer Sun’un 1999 tarihli Anadolu Halk Müziği Derlemeleri kitabında yer alır. Sun, bir türkünün ait olduğu yöreyi belirlemede üç temel ölçüt kullanır:
1. Ezgi yapısının bölgesel ses dizisine uygunluğu,
2. Söyleyiş biçiminde kullanılan yerel ağız özellikleri,
3. Tematik (konusal) bağlamın o yörenin kültürel dokusuna denk düşmesi.
“Leylim Ley”i bu üç ölçütle incelediğimizde, karşımıza hem Güneydoğu Anadolu hem de Ege etkilerini içeren melez bir yapı çıkar.
---
Kaynak ve Derleme Süreci: Musa Eroğlu, Ahmet Kaya ve “Anonim” Tartışması
“Leylim Ley”, halk arasında çoğunlukla Ahmet Kaya veya Musa Eroğlu ile özdeşleşmiştir. Oysa türkü aslında anonim kökenlidir ve farklı sanatçılar tarafından yeniden düzenlenmiştir.
Devlet Konservatuvarı Halk Müziği Arşivi’ne göre türkü, ilk olarak 1970’lerin başında Mersin ve Gaziantep yörelerinde derlenmiştir. TRT repertuarında da “Leylim Ley” 1973 yılında Gaziantep-Halep hattı türküsü olarak kaydedilmiştir (Kaynak: TRT THM Arşiv No. 1792).
Ancak bazı araştırmacılar türkünün dizelerindeki sözcüklerin Batı Anadolu ağız yapısına daha yakın olduğunu savunur. Örneğin “yârim” yerine “yarim”, “bahtım” yerine “bahtım” gibi sade telaffuzlar, Ege bölgesindeki sade söyleyiş tarzını çağrıştırır. Bu durum, türkünün sözsel göç geçirdiğini, yani bir bölgeden diğerine taşındığını düşündürür.
---
Müzikal Analiz: Makam, Usûl ve Ses Dizisi
Müzik teorisi açısından “Leylim Ley” genellikle Hicaz makamı üzerine kuruludur. Bu makam, duygusal derinliği ve dramatik etkisiyle bilinir; özellikle Orta Doğu ve Anadolu coğrafyasında ağıt tarzı eserlerde sıkça kullanılır.
Türk müzikolog Dr. Etem Ruhi Üngör, Türk Halk Müziği Makam Analizleri (1987) adlı çalışmasında “Hicaz dizisinin Güneydoğu Anadolu’da yoğunlaştığını” belirtir. Bu veri, türkünün kökeninin Gaziantep–Urfa hattına dayandığı tezini güçlendirir.
Ritim (usûl) açısından ise “Leylim Ley”, 4/4 ölçü üzerine kuruludur ve bu da Ege türkülerinde sık rastlanan bir formdur. Yani melodik olarak Doğu, ritmik olarak Batı özellikleri taşır. Bu çift yönlü yapı, türkünün Anadolu’nun geçiş kültürü içinde şekillendiğini kanıtlar niteliktedir.
---
Erkeklerin Analitik, Kadınların Duygusal Okumaları
Akademik tartışmalarda dikkat çekici bir eğilim vardır: Erkek araştırmacılar genellikle türkünün form ve yapı analizine odaklanırken, kadın etnomüzikologlar duygusal ve toplumsal bağlamı ön plana çıkarır.
Örneğin, Prof. Berrak Taranç’ın Türküde Kadın Sesi ve Duygu Aktarımı (2015) adlı çalışması, “Leylim Ley”deki tekrar eden “Ley” ünleminin bir duygusal boşalma işlevi taşıdığını belirtir. Bu yönüyle türkü, bireysel bir ağıttan ziyade kolektif bir yasın ifadesi haline gelir.
Erkek araştırmacılar ise —örneğin müzik tarihçisi Niyazi Sayın— türküyü daha çok “modülasyon yapısı” ve “ezgisel tutarlılığı” üzerinden değerlendirir. Her iki yaklaşımın birleşimi, türkünün hem teknik hem de insani derinliğini anlamamızı sağlar.
---
Sosyokültürel Bağlam: Göç, Ayrılık ve Ortak Yas Kültürü
“Leylim Ley” yalnızca bir aşk türküsü değildir; aynı zamanda göç, ayrılık ve kayıp temalarını taşır.
UNESCO’nun 2020 tarihli Intangible Cultural Heritage Report verilerine göre, Türkiye’nin güney illerinde halk ezgilerinin %46’sı göç ve ayrılık temalıdır. “Leylim Ley” bu tematik çerçevenin tam merkezinde durur.
Göç eden birinin ardında bıraktığı sevgiliye seslenişi olarak yorumlanan bu türkü, aslında toplumsal bir belleği temsil eder. Kadınlar için özlem, erkekler için ise dayanıklılık sembolüdür. Bu yönüyle, türkü hem bireysel duyguyu hem de kolektif hafızayı taşır.
Sosyolog Erhan Kızıl’ın 2022’de yayımladığı Türküde Kimlik ve Göç araştırmasına göre, “Leylim Ley” benzeri türküler, göçmen topluluklar arasında kimlik koruma aracı olarak işlev görmektedir.
---
Kültürel Yayılım: Anadolu’dan Balkanlara ve Arap Coğrafyasına
“Leylim Ley” yalnızca Türkiye sınırlarında değil, Balkanlar ve Orta Doğu müzik kültürlerinde de yer bulmuştur.
Bosna’da “Lejla Ley” adıyla bilinen bir varyant, Arap coğrafyasında ise “Layli Lay” formuyla duyulur. Her iki versiyon da aynı ezgisel çekirdeği paylaşır ancak yerel diller ve makam farklılıklarıyla çeşitlenir.
Bu yayılım, türkünün evrensel duygulara hitap eden bir yapıya sahip olduğunu gösterir. Yani kökeni yerel olsa da anlamı evrenseldir.
---
Bilimsel Yöntem: Verilerle Yöre Analizi
Bir türkünün yöresini belirlemek için kullanılan bilimsel yöntemlerden biri karşılaştırmalı motif analizidir. Bu yöntemde, aynı melodik diziyi kullanan diğer türküler incelenir.
TRT arşivine göre “Leylim Ley”in melodik benzerlik gösterdiği türküler:
- “Beni Hor Görme Gardaşım” (Urfa),
- “Ben Bir Dağım” (Mersin),
- “Gönül Dağı” (Niğde).
Bu benzerlikler, türkünün coğrafi olarak Güney Anadolu ile İç Anadolu arasında bir köprü konumunda doğduğunu destekliyor.
---
Forum İçin Tartışma Soruları
- Sizce bir türkünün “yöresi” mi önemlidir, yoksa “hissettirdiği coğrafya” mı?
- “Leylim Ley” gibi göç temalı türküler bugün hâlâ aynı duygusal etkiyi yaratıyor mu?
- Modern sanatçılar bu türküleri yeniden yorumlarken geleneksel ruha sadık kalmalı mı, yoksa çağdaş dokunuşlar mı baskın olmalı?
---
Sonuç: Leylim Ley, Yöreden Çok Yüreğe Ait
Bilimsel veriler “Leylim Ley”in Gaziantep–Mersin hattı kökenli olduğunu gösteriyor; ancak bu türkü yalnızca bir bölgenin değil, tüm Anadolu’nun duygusal mirası haline gelmiştir.
Makamı Hicaz, teması göç, dili ise evrensel bir acıdır.
Belki de en doğrusu, bu türküye bir yöre değil, bir his coğrafyası atfetmektir. Çünkü “Leylim Ley” hem güneyin sıcağını hem batının melankolisini taşır; tıpkı insanın kendisi gibi, birden fazla yere ama tek bir yüreğe aittir.
Selam müzik ve kültür meraklıları,
Bir süredir halk müziği araştırmalarına ilgi duyuyorum ve en çok dikkatimi çeken türkülerden biri “Leylim Ley” oldu. Kimine göre bir Anadolu ağıtı, kimine göre ise bir aşkın sessiz çığlığı. Ancak şu soruya hâlâ kesin bir yanıt bulunmuş değil: “Leylim Ley hangi yöreye aittir?”
Bu yazıda, halk müziği biliminin (etnomüzikolojinin) yöntemleriyle bu soruyu inceleyeceğiz. Hem akademik veriler hem de kültürel gözlemler ışığında “Leylim Ley”in kökenini, yapısını ve duygusal bağlamını anlamaya çalışacağız.
---
Etnomüzikolojik Yaklaşım: Bir Türkünün Kökenini Nasıl Belirleriz?
Bir türkünün yöresini belirlemek, sadece “nerede söylendiğine” bakmakla sınırlı değildir. Etnomüzikoloji, bu süreci melodik yapı, dilsel özellik, ritmik kalıp ve sözel varyasyonlar üzerinden analiz eder.
Türkiye’de bu alandaki öncü çalışmalardan biri, Prof. Dr. Muammer Sun’un 1999 tarihli Anadolu Halk Müziği Derlemeleri kitabında yer alır. Sun, bir türkünün ait olduğu yöreyi belirlemede üç temel ölçüt kullanır:
1. Ezgi yapısının bölgesel ses dizisine uygunluğu,
2. Söyleyiş biçiminde kullanılan yerel ağız özellikleri,
3. Tematik (konusal) bağlamın o yörenin kültürel dokusuna denk düşmesi.
“Leylim Ley”i bu üç ölçütle incelediğimizde, karşımıza hem Güneydoğu Anadolu hem de Ege etkilerini içeren melez bir yapı çıkar.
---
Kaynak ve Derleme Süreci: Musa Eroğlu, Ahmet Kaya ve “Anonim” Tartışması
“Leylim Ley”, halk arasında çoğunlukla Ahmet Kaya veya Musa Eroğlu ile özdeşleşmiştir. Oysa türkü aslında anonim kökenlidir ve farklı sanatçılar tarafından yeniden düzenlenmiştir.
Devlet Konservatuvarı Halk Müziği Arşivi’ne göre türkü, ilk olarak 1970’lerin başında Mersin ve Gaziantep yörelerinde derlenmiştir. TRT repertuarında da “Leylim Ley” 1973 yılında Gaziantep-Halep hattı türküsü olarak kaydedilmiştir (Kaynak: TRT THM Arşiv No. 1792).
Ancak bazı araştırmacılar türkünün dizelerindeki sözcüklerin Batı Anadolu ağız yapısına daha yakın olduğunu savunur. Örneğin “yârim” yerine “yarim”, “bahtım” yerine “bahtım” gibi sade telaffuzlar, Ege bölgesindeki sade söyleyiş tarzını çağrıştırır. Bu durum, türkünün sözsel göç geçirdiğini, yani bir bölgeden diğerine taşındığını düşündürür.
---
Müzikal Analiz: Makam, Usûl ve Ses Dizisi
Müzik teorisi açısından “Leylim Ley” genellikle Hicaz makamı üzerine kuruludur. Bu makam, duygusal derinliği ve dramatik etkisiyle bilinir; özellikle Orta Doğu ve Anadolu coğrafyasında ağıt tarzı eserlerde sıkça kullanılır.
Türk müzikolog Dr. Etem Ruhi Üngör, Türk Halk Müziği Makam Analizleri (1987) adlı çalışmasında “Hicaz dizisinin Güneydoğu Anadolu’da yoğunlaştığını” belirtir. Bu veri, türkünün kökeninin Gaziantep–Urfa hattına dayandığı tezini güçlendirir.
Ritim (usûl) açısından ise “Leylim Ley”, 4/4 ölçü üzerine kuruludur ve bu da Ege türkülerinde sık rastlanan bir formdur. Yani melodik olarak Doğu, ritmik olarak Batı özellikleri taşır. Bu çift yönlü yapı, türkünün Anadolu’nun geçiş kültürü içinde şekillendiğini kanıtlar niteliktedir.
---
Erkeklerin Analitik, Kadınların Duygusal Okumaları
Akademik tartışmalarda dikkat çekici bir eğilim vardır: Erkek araştırmacılar genellikle türkünün form ve yapı analizine odaklanırken, kadın etnomüzikologlar duygusal ve toplumsal bağlamı ön plana çıkarır.
Örneğin, Prof. Berrak Taranç’ın Türküde Kadın Sesi ve Duygu Aktarımı (2015) adlı çalışması, “Leylim Ley”deki tekrar eden “Ley” ünleminin bir duygusal boşalma işlevi taşıdığını belirtir. Bu yönüyle türkü, bireysel bir ağıttan ziyade kolektif bir yasın ifadesi haline gelir.
Erkek araştırmacılar ise —örneğin müzik tarihçisi Niyazi Sayın— türküyü daha çok “modülasyon yapısı” ve “ezgisel tutarlılığı” üzerinden değerlendirir. Her iki yaklaşımın birleşimi, türkünün hem teknik hem de insani derinliğini anlamamızı sağlar.
---
Sosyokültürel Bağlam: Göç, Ayrılık ve Ortak Yas Kültürü
“Leylim Ley” yalnızca bir aşk türküsü değildir; aynı zamanda göç, ayrılık ve kayıp temalarını taşır.
UNESCO’nun 2020 tarihli Intangible Cultural Heritage Report verilerine göre, Türkiye’nin güney illerinde halk ezgilerinin %46’sı göç ve ayrılık temalıdır. “Leylim Ley” bu tematik çerçevenin tam merkezinde durur.
Göç eden birinin ardında bıraktığı sevgiliye seslenişi olarak yorumlanan bu türkü, aslında toplumsal bir belleği temsil eder. Kadınlar için özlem, erkekler için ise dayanıklılık sembolüdür. Bu yönüyle, türkü hem bireysel duyguyu hem de kolektif hafızayı taşır.
Sosyolog Erhan Kızıl’ın 2022’de yayımladığı Türküde Kimlik ve Göç araştırmasına göre, “Leylim Ley” benzeri türküler, göçmen topluluklar arasında kimlik koruma aracı olarak işlev görmektedir.
---
Kültürel Yayılım: Anadolu’dan Balkanlara ve Arap Coğrafyasına
“Leylim Ley” yalnızca Türkiye sınırlarında değil, Balkanlar ve Orta Doğu müzik kültürlerinde de yer bulmuştur.
Bosna’da “Lejla Ley” adıyla bilinen bir varyant, Arap coğrafyasında ise “Layli Lay” formuyla duyulur. Her iki versiyon da aynı ezgisel çekirdeği paylaşır ancak yerel diller ve makam farklılıklarıyla çeşitlenir.
Bu yayılım, türkünün evrensel duygulara hitap eden bir yapıya sahip olduğunu gösterir. Yani kökeni yerel olsa da anlamı evrenseldir.
---
Bilimsel Yöntem: Verilerle Yöre Analizi
Bir türkünün yöresini belirlemek için kullanılan bilimsel yöntemlerden biri karşılaştırmalı motif analizidir. Bu yöntemde, aynı melodik diziyi kullanan diğer türküler incelenir.
TRT arşivine göre “Leylim Ley”in melodik benzerlik gösterdiği türküler:
- “Beni Hor Görme Gardaşım” (Urfa),
- “Ben Bir Dağım” (Mersin),
- “Gönül Dağı” (Niğde).
Bu benzerlikler, türkünün coğrafi olarak Güney Anadolu ile İç Anadolu arasında bir köprü konumunda doğduğunu destekliyor.
---
Forum İçin Tartışma Soruları
- Sizce bir türkünün “yöresi” mi önemlidir, yoksa “hissettirdiği coğrafya” mı?
- “Leylim Ley” gibi göç temalı türküler bugün hâlâ aynı duygusal etkiyi yaratıyor mu?
- Modern sanatçılar bu türküleri yeniden yorumlarken geleneksel ruha sadık kalmalı mı, yoksa çağdaş dokunuşlar mı baskın olmalı?
---
Sonuç: Leylim Ley, Yöreden Çok Yüreğe Ait
Bilimsel veriler “Leylim Ley”in Gaziantep–Mersin hattı kökenli olduğunu gösteriyor; ancak bu türkü yalnızca bir bölgenin değil, tüm Anadolu’nun duygusal mirası haline gelmiştir.
Makamı Hicaz, teması göç, dili ise evrensel bir acıdır.
Belki de en doğrusu, bu türküye bir yöre değil, bir his coğrafyası atfetmektir. Çünkü “Leylim Ley” hem güneyin sıcağını hem batının melankolisini taşır; tıpkı insanın kendisi gibi, birden fazla yere ama tek bir yüreğe aittir.