Kızamık aşısı kaç doz yapılır ?

Ece

New member
Kızamık Aşısı Kaç Doz Yapılır? Sağlık, Toplum ve Gerçek Hayattan Örneklerle İnceleme

Kızamık, aşılar sayesinde kontrol altına alınabilen bir hastalık olsa da, hâlâ bazı bölgelerde tehdit oluşturabiliyor. Özellikle gelişmekte olan ülkelerde ve aşı karşıtlığının arttığı yerlerde kızamık vakalarına rastlanabiliyor. Peki, bu hastalıktan korunmak için uygulanan kızamık aşısı kaç doz yapılır? Herkesin düşündüğü kadar basit bir konu mu? Bu yazıda, kızamık aşısının dozajı, aşıların etkisi ve gerçek dünyadaki uygulamalar üzerinden de bazı örnekler sunarak konuya daha derinlemesine bakacağız.

Kızamık Aşısı: Genel Bilgiler ve Standart Uygulamalar

Kızamık aşısı, genellikle MMR (Kızamık, Kabakulak, Kızamıkçık) aşısı adıyla bilinir. Bu aşı, üç hastalığa karşı koruma sağlar ve genellikle bebeklik döneminde uygulanmaya başlanır. Dünya Sağlık Örgütü (WHO) ve Amerikan Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezi (CDC), kızamık aşısının iki doz olarak yapılmasını önermektedir.

İlk doz: Genellikle 12-15 aylıkken yapılır. Bu ilk doz, çocukların kızamık, kabakulak ve kızamıkçık gibi hastalıklarla karşılaşmalarını engellemeye yöneliktir.

İkinci doz: 4-6 yaş arasında yapılır. İkinci doz, ilk dozdan sonra oluşan bağışıklığı pekiştirmek ve uzun süreli koruma sağlamak amacıyla gereklidir. Bazı durumlarda, ikinci doz 28 gün sonra da yapılabilir.

Aşı, genellikle subkutan (cilt altına) yapılır ve çoğu zaman tek bir iğne ile tüm üç hastalığa karşı bağışıklık kazanılır. Yani, kızamık için doğrudan bir "tek doz" uygulaması yerine, bağışıklık sistemini güçlendiren birden fazla doz yapılması önerilir.

Aşı Dozları ve Aşılama Oranları: Gerçek Dünyadan Veriler

Aşılamanın etkinliği üzerine yapılan çalışmalar, kızamık aşısının yüzde 97'ye kadar koruyuculuk sağladığını göstermektedir. İlk dozdan sonra %93-95, ikinci dozdan sonra ise %97-99 arasında etkinlik elde edilir. Bu, aşılama oranlarının yüksek olduğu toplumlarda kızamık vakalarının büyük ölçüde ortadan kalkmasına yardımcı olur.

Dünya Genelinde Durum:

Dünya Sağlık Örgütü'nün 2020 verilerine göre, küresel olarak kızamık vakalarının %73 oranında azaldığı bildirilmiştir. Ancak, düşük aşılamaya sahip bazı bölgelerde bu hastalık yeniden yayılmaya başlamıştır. Örneğin, 2019 yılında Amerika Birleşik Devletleri'nde kızamık vakalarında büyük bir artış yaşandı; bunun en önemli sebeplerinden biri de aşı karşıtlığı hareketlerinin yükselmesiydi.

Türkiye'deki Durum: Türkiye'de ise, 2010'lu yıllarda yapılan aşılamalarla kızamık vakalarında önemli bir azalma yaşanmıştır. Ancak, özellikle 2019 yılında birkaç büyük salgın yaşanmış ve bunun ardından hükümet, aşılamaya dair bilinçlendirme çalışmalarına daha fazla hız vermiştir. Türkiye'deki kızamık aşısı uygulamaları, genellikle %95'in üzerinde bir başarı oranına sahiptir.

Toplumsal ve Duygusal Etkiler: Kadın ve Erkek Perspektifinden Aşı Uygulaması

Erkekler ve kadınlar, genellikle aşı konularına farklı bakış açılarıyla yaklaşırlar. Erkekler, daha çok stratejik ve pratik bir yaklaşım benimseyerek, aşılamanın sağlık açısından gerekliliği üzerinde dururlar. Çocuklarının aşılanmasının, sağlıklarını koruyacak ve bu tür hastalıkları engelleyecek önemli bir adım olduğunu bilirler.

Kadınlar ise, aşılamanın yanı sıra toplumsal ve duygusal etkileri üzerine de düşünürler. Çocuklarının sağlıklı bir toplumda büyümesi, onlara iyi bir yaşam sunabilmek adına aşılamayı bir sorumluluk olarak görürler. Bu nedenle, kadınlar genellikle aşılamanın sosyal etkilerini, toplumda ne kadar güçlü bir bağışıklık oluşturulabileceğini de dikkate alarak aşı kararları verirler.

Bir anne, çocuğunu aşılatmanın sadece bireysel sağlık açısından değil, tüm toplumu koruma açısından bir sorumluluk olduğunu hissedebilir. Kızamık aşısı, anne ve babalar için sadece bir tıbbi prosedür değil, aynı zamanda toplumsal bir görev olarak algılanabilir.

Aşı Karşıtlığı ve Kültürel Faktörler

Son yıllarda dünya çapında aşı karşıtlığının arttığını görüyoruz. Aşı karşıtlığı, özellikle sosyal medya ve çeşitli popüler figürler aracılığıyla hızla yayılmakta. Bazı kişiler, aşılama ile ilgili yanlış bilgilere ve korkulara dayanarak çocuklarını aşılatmıyorlar. Ancak, kızamık gibi hastalıklar bu tür yanlış anlamalarla yüzleşiyor ve aşılamada yetersizlik, salgınlara yol açabiliyor.

Örneğin, 2019 yılında Amerika Birleşik Devletleri’nde 1.282 kızamık vakası kaydedildi ve bunun bir kısmı, aşı karşıtlığının yaygın olduğu topluluklarda ortaya çıktı. Aşı karşıtlığı, özellikle bazı toplum kesimlerinde, dinî veya kültürel nedenlerden kaynaklanabilir ve bunun sonucunda hastalıklar yeniden yayılma eğiliminde olabilir.

Kızamık Aşısının Geleceği: Zorluklar ve Fırsatlar

Kızamık aşısının geleceği, büyük ölçüde küresel çapta sürdürülen aşılamayla şekillenecektir. Gelişmekte olan ülkelerde ve gelişmiş ülkelerdeki bazı topluluklarda, aşılamanın artırılması gerektiği açıktır. Ayrıca, aşılama oranlarının arttırılması, sadece kızamık değil, diğer birçok bulaşıcı hastalığa karşı da önemli bir koruma sağlar.

Tek dozla yetinmeyip iki doz uygulamasının gerekliliği, gelecekteki sağlık politikalarını etkileyecek önemli bir faktör olarak kalacaktır. Kızamık gibi hastalıklarla mücadele, sadece tıbbi çözümle değil, toplumsal farkındalık ve eğitimle de mümkün olacaktır.

Soru: Aşı karşıtlığı konusunda yaşadığınız deneyimler veya düşündüğünüz toplumsal etkiler nelerdir? Kızamık aşısı, diğer bulaşıcı hastalıklarla mücadelede nasıl bir rol oynar?
 
Üst