[color=]Kardeşimle Hasbihal Ne Demek? Toplumsal Cinsiyet, Irk ve Sınıf Üzerinden Bir Düşünme Alanı[/color]
Kimi zaman bir akşam üstü sessizliğinde, kahve kokusuna karışan bir cümleyle başlar hasbihal: “Kardeşimle biraz konuştuk...” Bu kadar sade, ama o kadar da derin bir ifade. “Kardeşimle hasbihal ettim” dediğimizde aslında sadece konuşmak değil; anlamaya, dinlemeye, yargılamadan paylaşmaya açılırız. Peki, bu “hasbihal” hâli sosyal yapılarla, cinsiyetle, ırkla ve sınıfla nasıl örülmüştür? Kimin sesi daha çok duyulur, kiminki bastırılır? Kimin “kardeşliği” güvenli, kiminki mücadeleyle doludur?
[color=]Hasbihal: İletişimin Sınıfsal, Cinsiyetli ve Irksal Kodları[/color]
Hasbihal kelimesi, Arapça kökenli olup “halleşmek” yani hâl paylaşmak anlamına gelir. Ancak modern toplumlarda bu paylaşım, herkes için eşit değildir. Toplumsal cinsiyet rolleri, kimin duygularını ifade edebileceğini, kimin susması gerektiğini belirleyen görünmez bir harita çizer. Örneğin, Türkiye’de yapılan bir araştırmaya göre kadınlar aile içi iletişimde daha fazla “duygusal aracılık” rolü üstlenirken erkekler daha çok “çözüm sağlayıcı” veya “yargılayıcı” konumda yer alıyor (Kandiyoti, 2011). Bu fark, bireysel tercihlerden ziyade, ataerkil normların duygusal alanı nasıl biçimlendirdiğinin bir göstergesidir.
Benim için “kardeşimle hasbihal” etmek, sadece konuşmak değil; iki farklı dünyanın temas etmesidir. Kardeşim erkek, ben kadın olarak büyüdük. O, duygularını bastırarak “güçlü” olmayı, ben ise anlayışla “yumuşak” kalmayı öğrendim. Aramızdaki diyaloglarda bu roller istemeden de olsa yeniden üretiliyordu. Hasbihal ederken bile toplumsal rollerin gölgesi düşüyordu aramıza.
[color=]Toplumsal Cinsiyetin Hasbihaldeki Görünmez Hattı[/color]
Toplumsal cinsiyet, hasbihalin samimiyetini ve yönünü belirleyen önemli bir faktördür. Kadınlar genellikle “duygusal yük taşıyıcılar” olarak, ailedeki ve arkadaş çevresindeki ilişkileri onarmakla görevlendirilir. Erkeklerse çoğu zaman “akıl veren”, “yol gösteren” pozisyonda olur. Bu fark, basit bir iletişim biçiminden öte, toplumun güç dağılımını yansıtır.
Kadın bir kardeşin “hasbihal”i genellikle empati, duygudaşlık ve paylaşım üzerine kurulur. Oysa erkek kardeş, aynı sohbeti çözüm, mantık ve stratejiyle yönetir. Ancak bu durumun istisnaları da vardır. Özellikle yeni kuşak erkekler, duygularını bastırmaktan ziyade ifade etmeyi bir güç göstergesi olarak görmeye başlıyor. Psikolog Brené Brown’un araştırmaları, erkeklerin duygusal açıklığının hem kişisel iyileşmeye hem de toplumsal ilişkilerin dönüşümüne katkı sağladığını ortaya koyar (Brown, 2017). Bu, “kardeşimle hasbihal”in yeni bir anlam kazanabileceğini gösterir: Birbirimizi “tamir etmeye” değil, birlikte “anlamaya” yönelen bir diyalog.
[color=]Irk ve Sınıf: Kimin Kardeşi, Kimin Sesi?[/color]
Hasbihal, her zaman eşit bir zeminde gerçekleşmez. Irk ve sınıf farkları, kimin söz hakkına sahip olduğunu belirler. Örneğin, işçi sınıfından bir kardeşle hasbihal etmek; ekonomik baskıların, geçim sıkıntısının ve sistemsel adaletsizliğin arasında bir dayanışma biçimine dönüşebilir. Buna karşılık, ayrıcalıklı bir sınıftan gelen kardeşin “dertleşmesi” çoğu zaman daha sembolik, daha konforlu bir alanda kalır.
Irksal farklar da bu tabloyu derinleştirir. Beyaz olmayan topluluklarda “kardeşlik” çoğu zaman hayatta kalma stratejisidir. Siyah feminist yazar bell hooks, kardeşlik kavramını “direnişin duygusal dokusu” olarak tanımlar (hooks, 1984). O, kardeşliğin sadece biyolojik değil, politik bir bağ olduğunu söyler. Irkçılığa ve sınıf sömürüsüne karşı geliştirilen bu kardeşlik biçimi, hasbihali bir “iyileşme eylemine” dönüştürür. Türkiye’de de Kürt, Roman veya göçmen kadınların birbirleriyle kurduğu dayanışma sohbetleri bu politik kardeşliğin yansımalarıdır.
[color=]Erkeklerin Çözüm Arayışı, Kadınların Dayanışması[/color]
Erkeklerin hasbihale yaklaşımı çoğunlukla çözüm odaklıdır. “Ne yapmalıyız?” sorusu, “Nasıl hissediyorsun?” sorusunun önüne geçer. Bu fark, erkeklerin yetişme biçiminde “duygusal çözüm” yerine “mantıksal sonuç” aramaya yönlendirilmelerinden kaynaklanır. Ancak bu durum değişiyor. Özellikle feminist hareketin ve toplumsal farkındalık çalışmalarının etkisiyle erkekler, duygusal paylaşımı bir zayıflık değil, bir dayanıklılık biçimi olarak görmeye başlıyor.
Kadınlar açısından ise hasbihal, çoğu zaman bir nefes alma alanıdır. Arkadaş gruplarındaki sohbetler, iş yerinde yaşanan mikro saldırıları ya da ailedeki sessiz baskıları anlamlandırmanın bir yolu hâline gelir. Bu nedenle kadınların “hasbihali”, duygusal iyileşmeyi ve dayanışmayı merkezine alır. Fakat bu dayanışmanın da bazen sınıfsal sınırları vardır: beyaz yakalı kadınların “cam tavan” şikayetleri ile düşük gelirli kadınların “hayatta kalma” mücadeleleri aynı masada konuşulamayabiliyor.
[color=]Hasbihalin Dönüştürücü Gücü[/color]
Hasbihal, yalnızca bir konuşma biçimi değil; toplumsal farkındalığın tohumudur. Dinlemek, anlamak ve empati kurmak, sistemsel eşitsizlikleri fark etmenin ilk adımıdır. Feminist sosyolog Nancy Fraser’ın “tanınma siyaseti” kavramı, tam da bu noktada önem kazanır: Eşitlik, yalnızca ekonomik ya da politik düzeyde değil; duygusal tanınma düzeyinde de kurulmalıdır (Fraser, 2003). Kardeşlik sohbeti, bu tanınmanın mikro ölçekteki halidir.
Benim kardeşimle hasbihalim, çoğu zaman toplumsal rollerimizi fark ettiğimiz, bazen de sorguladığımız bir aynaya dönüşüyor. O aynada sadece biz yokuz; büyüdüğümüz mahalle, ailemizin değerleri, cinsiyet normları, sınıf farkları ve kültürel miras da var. Hasbihal ettikçe, bu katmanları çözümleyip yeniden anlamlandırıyoruz.
[color=]Forum Tartışması İçin Sorular[/color]
- Sizce “kardeşimle hasbihal” toplumsal normlardan ne kadar bağımsız olabilir?
- Erkeklerin çözüm odaklı iletişimi ile kadınların empatik yaklaşımı arasında bir denge kurulabilir mi?
- Farklı sınıf ve kültürel arka planlardan gelen bireylerin hasbihali nasıl bir toplumsal dönüşüm yaratabilir?
- Gerçek bir kardeşlik duygusu, sistemsel eşitsizlikleri aşmadan mümkün mü?
[color=]Kaynaklar[/color]
- Kandiyoti, D. (2011). Cariyeler, Bacılar, Yurttaşlar: Kimlikler ve Toplumsal Dönüşümler. Metis Yayınları.
- hooks, bell (1984). Feminist Theory: From Margin to Center. South End Press.
- Brown, Brené (2017). Braving the Wilderness: The Quest for True Belonging and the Courage to Stand Alone. Random House.
- Fraser, Nancy (2003). Justice Interruptus: Critical Reflections on the "Postsocialist" Condition. Routledge.
Kimi zaman bir akşam üstü sessizliğinde, kahve kokusuna karışan bir cümleyle başlar hasbihal: “Kardeşimle biraz konuştuk...” Bu kadar sade, ama o kadar da derin bir ifade. “Kardeşimle hasbihal ettim” dediğimizde aslında sadece konuşmak değil; anlamaya, dinlemeye, yargılamadan paylaşmaya açılırız. Peki, bu “hasbihal” hâli sosyal yapılarla, cinsiyetle, ırkla ve sınıfla nasıl örülmüştür? Kimin sesi daha çok duyulur, kiminki bastırılır? Kimin “kardeşliği” güvenli, kiminki mücadeleyle doludur?
[color=]Hasbihal: İletişimin Sınıfsal, Cinsiyetli ve Irksal Kodları[/color]
Hasbihal kelimesi, Arapça kökenli olup “halleşmek” yani hâl paylaşmak anlamına gelir. Ancak modern toplumlarda bu paylaşım, herkes için eşit değildir. Toplumsal cinsiyet rolleri, kimin duygularını ifade edebileceğini, kimin susması gerektiğini belirleyen görünmez bir harita çizer. Örneğin, Türkiye’de yapılan bir araştırmaya göre kadınlar aile içi iletişimde daha fazla “duygusal aracılık” rolü üstlenirken erkekler daha çok “çözüm sağlayıcı” veya “yargılayıcı” konumda yer alıyor (Kandiyoti, 2011). Bu fark, bireysel tercihlerden ziyade, ataerkil normların duygusal alanı nasıl biçimlendirdiğinin bir göstergesidir.
Benim için “kardeşimle hasbihal” etmek, sadece konuşmak değil; iki farklı dünyanın temas etmesidir. Kardeşim erkek, ben kadın olarak büyüdük. O, duygularını bastırarak “güçlü” olmayı, ben ise anlayışla “yumuşak” kalmayı öğrendim. Aramızdaki diyaloglarda bu roller istemeden de olsa yeniden üretiliyordu. Hasbihal ederken bile toplumsal rollerin gölgesi düşüyordu aramıza.
[color=]Toplumsal Cinsiyetin Hasbihaldeki Görünmez Hattı[/color]
Toplumsal cinsiyet, hasbihalin samimiyetini ve yönünü belirleyen önemli bir faktördür. Kadınlar genellikle “duygusal yük taşıyıcılar” olarak, ailedeki ve arkadaş çevresindeki ilişkileri onarmakla görevlendirilir. Erkeklerse çoğu zaman “akıl veren”, “yol gösteren” pozisyonda olur. Bu fark, basit bir iletişim biçiminden öte, toplumun güç dağılımını yansıtır.
Kadın bir kardeşin “hasbihal”i genellikle empati, duygudaşlık ve paylaşım üzerine kurulur. Oysa erkek kardeş, aynı sohbeti çözüm, mantık ve stratejiyle yönetir. Ancak bu durumun istisnaları da vardır. Özellikle yeni kuşak erkekler, duygularını bastırmaktan ziyade ifade etmeyi bir güç göstergesi olarak görmeye başlıyor. Psikolog Brené Brown’un araştırmaları, erkeklerin duygusal açıklığının hem kişisel iyileşmeye hem de toplumsal ilişkilerin dönüşümüne katkı sağladığını ortaya koyar (Brown, 2017). Bu, “kardeşimle hasbihal”in yeni bir anlam kazanabileceğini gösterir: Birbirimizi “tamir etmeye” değil, birlikte “anlamaya” yönelen bir diyalog.
[color=]Irk ve Sınıf: Kimin Kardeşi, Kimin Sesi?[/color]
Hasbihal, her zaman eşit bir zeminde gerçekleşmez. Irk ve sınıf farkları, kimin söz hakkına sahip olduğunu belirler. Örneğin, işçi sınıfından bir kardeşle hasbihal etmek; ekonomik baskıların, geçim sıkıntısının ve sistemsel adaletsizliğin arasında bir dayanışma biçimine dönüşebilir. Buna karşılık, ayrıcalıklı bir sınıftan gelen kardeşin “dertleşmesi” çoğu zaman daha sembolik, daha konforlu bir alanda kalır.
Irksal farklar da bu tabloyu derinleştirir. Beyaz olmayan topluluklarda “kardeşlik” çoğu zaman hayatta kalma stratejisidir. Siyah feminist yazar bell hooks, kardeşlik kavramını “direnişin duygusal dokusu” olarak tanımlar (hooks, 1984). O, kardeşliğin sadece biyolojik değil, politik bir bağ olduğunu söyler. Irkçılığa ve sınıf sömürüsüne karşı geliştirilen bu kardeşlik biçimi, hasbihali bir “iyileşme eylemine” dönüştürür. Türkiye’de de Kürt, Roman veya göçmen kadınların birbirleriyle kurduğu dayanışma sohbetleri bu politik kardeşliğin yansımalarıdır.
[color=]Erkeklerin Çözüm Arayışı, Kadınların Dayanışması[/color]
Erkeklerin hasbihale yaklaşımı çoğunlukla çözüm odaklıdır. “Ne yapmalıyız?” sorusu, “Nasıl hissediyorsun?” sorusunun önüne geçer. Bu fark, erkeklerin yetişme biçiminde “duygusal çözüm” yerine “mantıksal sonuç” aramaya yönlendirilmelerinden kaynaklanır. Ancak bu durum değişiyor. Özellikle feminist hareketin ve toplumsal farkındalık çalışmalarının etkisiyle erkekler, duygusal paylaşımı bir zayıflık değil, bir dayanıklılık biçimi olarak görmeye başlıyor.
Kadınlar açısından ise hasbihal, çoğu zaman bir nefes alma alanıdır. Arkadaş gruplarındaki sohbetler, iş yerinde yaşanan mikro saldırıları ya da ailedeki sessiz baskıları anlamlandırmanın bir yolu hâline gelir. Bu nedenle kadınların “hasbihali”, duygusal iyileşmeyi ve dayanışmayı merkezine alır. Fakat bu dayanışmanın da bazen sınıfsal sınırları vardır: beyaz yakalı kadınların “cam tavan” şikayetleri ile düşük gelirli kadınların “hayatta kalma” mücadeleleri aynı masada konuşulamayabiliyor.
[color=]Hasbihalin Dönüştürücü Gücü[/color]
Hasbihal, yalnızca bir konuşma biçimi değil; toplumsal farkındalığın tohumudur. Dinlemek, anlamak ve empati kurmak, sistemsel eşitsizlikleri fark etmenin ilk adımıdır. Feminist sosyolog Nancy Fraser’ın “tanınma siyaseti” kavramı, tam da bu noktada önem kazanır: Eşitlik, yalnızca ekonomik ya da politik düzeyde değil; duygusal tanınma düzeyinde de kurulmalıdır (Fraser, 2003). Kardeşlik sohbeti, bu tanınmanın mikro ölçekteki halidir.
Benim kardeşimle hasbihalim, çoğu zaman toplumsal rollerimizi fark ettiğimiz, bazen de sorguladığımız bir aynaya dönüşüyor. O aynada sadece biz yokuz; büyüdüğümüz mahalle, ailemizin değerleri, cinsiyet normları, sınıf farkları ve kültürel miras da var. Hasbihal ettikçe, bu katmanları çözümleyip yeniden anlamlandırıyoruz.
[color=]Forum Tartışması İçin Sorular[/color]
- Sizce “kardeşimle hasbihal” toplumsal normlardan ne kadar bağımsız olabilir?
- Erkeklerin çözüm odaklı iletişimi ile kadınların empatik yaklaşımı arasında bir denge kurulabilir mi?
- Farklı sınıf ve kültürel arka planlardan gelen bireylerin hasbihali nasıl bir toplumsal dönüşüm yaratabilir?
- Gerçek bir kardeşlik duygusu, sistemsel eşitsizlikleri aşmadan mümkün mü?
[color=]Kaynaklar[/color]
- Kandiyoti, D. (2011). Cariyeler, Bacılar, Yurttaşlar: Kimlikler ve Toplumsal Dönüşümler. Metis Yayınları.
- hooks, bell (1984). Feminist Theory: From Margin to Center. South End Press.
- Brown, Brené (2017). Braving the Wilderness: The Quest for True Belonging and the Courage to Stand Alone. Random House.
- Fraser, Nancy (2003). Justice Interruptus: Critical Reflections on the "Postsocialist" Condition. Routledge.