1997 yılında beyaz perdeyle buluşan Titanik sineması, günümüze dek çekilmiş en romantik sinemalardan biridir. Sinema, 25. yılı erdemine üretimci grubu tarafınca yeniden düzenlenerek ve ekstra belgesel-vari sahneler konularak önümüzdeki 14 Şubat’ta bir daha vizyona sokulacak.
Titanik dendi mi natürel ki de akıllara ‘Jack kurtulurdu abi’ tartışması geliyor. yıllardır bitmeyen bu tartışmaya sinemanın direktörü James Cameron, Avatar: The Way of Water sineması hakkında verdiği röportajın sonunda bu soruya da noktayı koydu.
‘Jack’in ölmesi gerekiyordu’
Cameron, röportajcının kendisine ilettiği “Hiç ‘keşke Jack’i yaşatsaydım’ diye düşündünüz mü?” sorusuna epeyce net bir biçimde ‘Hayır’ yanıtını vererek başlıyor ve şöyleki devam ediyor:
“Hayır, ölmesi gerekiyordu. Tıpkı Romeo ve Juliet üzere. Titanik, aşk, fedakarlık ve ölümlülük hakkında bir sinema. Aşk, fedakarlık ile ölçülüyor. Yani tahminen sinemanın sonunu her insanın kabul edebileceği biçimde yapmamışımdır, ancak Jack’in ölmesi gerekiyordu. Bu kadar sıradan. Ha, Rose’un üzerinde durduğu tahta kesimini daha küçük yapabilirdim tahminen (‘Jack de oraya sığardı’ tartışmalarını bitirmek adına).”
Final sahnesini alaya alan, epey daha öncesinden yapılmış bir görsel
Cameron, röportajın devamında yakın vakitte bir hipotermi uzmanıyla bir arada, Jack ve Rose’un boyutlarında iki bireyle deney yaptıklarını ve tahta modülünün boyutu ne olursa olsun ikisinden birisinin katiyen ölmeleri gerektiğini kanıtladıklarını anlattı.
Bu deneyin imajları de tıpkı bir belgesel üzere 14 Şubat’ta yayınlanacak olan Titanik versiyonunun yanı sıra National Geographic’de yayınlanacakmış. Siz ne düşünüyorsunuz? Fikirlerinizi yorumlarda bizlerle paylaşmayı lütfen unutmayın.
Titanik dendi mi natürel ki de akıllara ‘Jack kurtulurdu abi’ tartışması geliyor. yıllardır bitmeyen bu tartışmaya sinemanın direktörü James Cameron, Avatar: The Way of Water sineması hakkında verdiği röportajın sonunda bu soruya da noktayı koydu.
‘Jack’in ölmesi gerekiyordu’
Cameron, röportajcının kendisine ilettiği “Hiç ‘keşke Jack’i yaşatsaydım’ diye düşündünüz mü?” sorusuna epeyce net bir biçimde ‘Hayır’ yanıtını vererek başlıyor ve şöyleki devam ediyor:
“Hayır, ölmesi gerekiyordu. Tıpkı Romeo ve Juliet üzere. Titanik, aşk, fedakarlık ve ölümlülük hakkında bir sinema. Aşk, fedakarlık ile ölçülüyor. Yani tahminen sinemanın sonunu her insanın kabul edebileceği biçimde yapmamışımdır, ancak Jack’in ölmesi gerekiyordu. Bu kadar sıradan. Ha, Rose’un üzerinde durduğu tahta kesimini daha küçük yapabilirdim tahminen (‘Jack de oraya sığardı’ tartışmalarını bitirmek adına).”
Final sahnesini alaya alan, epey daha öncesinden yapılmış bir görsel
Cameron, röportajın devamında yakın vakitte bir hipotermi uzmanıyla bir arada, Jack ve Rose’un boyutlarında iki bireyle deney yaptıklarını ve tahta modülünün boyutu ne olursa olsun ikisinden birisinin katiyen ölmeleri gerektiğini kanıtladıklarını anlattı.
Bu deneyin imajları de tıpkı bir belgesel üzere 14 Şubat’ta yayınlanacak olan Titanik versiyonunun yanı sıra National Geographic’de yayınlanacakmış. Siz ne düşünüyorsunuz? Fikirlerinizi yorumlarda bizlerle paylaşmayı lütfen unutmayın.