Kafa karıştıran, düşündüren ve karmaşık akışa sahip kıssaları mevzu alan usta direktör, Inception sinemasının final sahnesiyle izleyicileri ikiye bölmeyi başarmıştı.
Inception vizyona gireli 13 sene olsa da sinemanın finaline dair tartışmalar tam manasıyla son bulmadı. Onlarca teori üretildi, incelemeler ve okumalar yapıldı. Ancak günün sonunda “rüya mı, gerçek mi” tartışmasında önemli bir yol katedildi.
Topaç düşüyor mu, yoksa dönmeye devam mı ediyor?
Hatırlayacağınız üzere sinemanın final sekansında, Leonardo DiCaprio‘nun canlandırdığı Dom Cobb karakterini Amerika’ya giriş müsaadesi alarak çocuklarına kavuşuyor. Hayalde olup olmadığını anlamak için cebinden totemi olan topacı çıkarıp masanın üzerinde döndürmeye başlıyor. Topaç dönmeye başladığı sırada çocuklarıyla karşılaşan ve çocuklarının ona gerçek koştuğunu nazarann Cobb, totemi bırakıp çocuklarına sarılıyor. Topaç dönmeye devam ederken kamera topaca yaklaşıyor ve siyah ekran!
Bir taraf bu finalin rüya olduğuna, başka taraf ise gerçek olduğuna inandı. Hatta önemli bir kitle, sinema bittikten daha sonra Cobb’un totemi olan topacın düştüğüne dair bir ses duyduğunu savunuyordu.
Yönetmen Christopher Nolan ise 2015 yılında Princeton Üniversitesi’ndeki konuşmasında bahisle ilgili olarak şunları söylemişti:
“Cobb artık kendi öznel gerçekliğinde. Hayalde olup olmaması onun umurunda değil, ait olduğunu hissettiği yer artık orası. O sahnenin asıl emeli; Cobb’un odağının artık topaçta değil, çocuklarında olduğunu göstermek. Cobb, o işleri artık geride bıraktı.”
Christopher Nolan’ın Inception öyküsünü ucu açık sonlandırdığı aşikâr. İzleyicilerin kendi fikirleriyle sinemanın mana kazanmasını istiyor.
Fakat usta oyuncu Michael Caine, işin sırrını biraz bozmuş olabilir.
Inception sinemasında Profesör Stephen Miles karakterine hayat veren yıldız oyuncunun 2018 yılında anlattığı bir hikâye, “rüya mı, gerçek mi” tartışmasına son noktayı koyar nitelikte.
Caine: “Inception senaryosunu okuduğum vakit biraz başım karışmıştı. Nolan’a ‘Neresi düş ve neresi gerçek?’ diye sordum. Nolan da bana, ‘Eğer sahnede sen var isen, o sahne hayal değil, gerçek.’ dedi.”
Filmin finalinde Michael Caine görünüyor!
Leonardo DiCaprio da finalde ne olduğunu anlamayanlardan.
Filmin başrolü DiCaprio, 2020 yılında WTF With Marc Maron podcast yayınına katılarak finalde ne olduğuna dair bir fikrinin olmadığını itiraf etmişti: hiç bir fikrim yok. Sen yalnızca kendi karakterine odaklanmış durumdasın. Bahis Chris Nolan, onun zihni ve sinemadaki bu kesimlerin nasıl bir ortaya getirildiği olduğunda, herkes daima bu bulmacayı çözmeye çalışıyordu. Sinemanın finali, kişinin bakış açısına göre değişen bir durum, sanırım.
Nolan bunu daima yapıyor.
Christopher Nolan ve kardeşi Jonathan Nolan, kendi yazdıkları senaryolarda izleyicilerin sinema üzerine baş yormasını bilhassa tercih ediyor. Nolan’ın filmografisine baktığımız vakit şimdi her sinemanın kendine has bir gizemi ve karmaşası var. Lakin bu karmaşıklığın içi boş değil. Senaryodaki her sonucun bir desteği mevcut. O yüzden Nolan’ın sinemalarında büyük mantık yanlışı bulamazsınız çünkü her ayrıntı incelikle işlenmiştir. Memento, The Prestige, Interstellar ve Tenet üzere sinemaları bu hususa en güzel örneklerden.
Tüm bu “rüya mı, gerçek mi” tartışması bir yana; bir sinema sinemasının senelerca konuşulup tartışılması, her izleyişte tıpkı tadı vermesi ve hayata dair bildiriler içeriyor olması sinema sanatının gücü ve etkisinin adeta bir tanımı.
Inception vizyona gireli 13 sene olsa da sinemanın finaline dair tartışmalar tam manasıyla son bulmadı. Onlarca teori üretildi, incelemeler ve okumalar yapıldı. Ancak günün sonunda “rüya mı, gerçek mi” tartışmasında önemli bir yol katedildi.
Topaç düşüyor mu, yoksa dönmeye devam mı ediyor?
Hatırlayacağınız üzere sinemanın final sekansında, Leonardo DiCaprio‘nun canlandırdığı Dom Cobb karakterini Amerika’ya giriş müsaadesi alarak çocuklarına kavuşuyor. Hayalde olup olmadığını anlamak için cebinden totemi olan topacı çıkarıp masanın üzerinde döndürmeye başlıyor. Topaç dönmeye başladığı sırada çocuklarıyla karşılaşan ve çocuklarının ona gerçek koştuğunu nazarann Cobb, totemi bırakıp çocuklarına sarılıyor. Topaç dönmeye devam ederken kamera topaca yaklaşıyor ve siyah ekran!
Bir taraf bu finalin rüya olduğuna, başka taraf ise gerçek olduğuna inandı. Hatta önemli bir kitle, sinema bittikten daha sonra Cobb’un totemi olan topacın düştüğüne dair bir ses duyduğunu savunuyordu.
Yönetmen Christopher Nolan ise 2015 yılında Princeton Üniversitesi’ndeki konuşmasında bahisle ilgili olarak şunları söylemişti:
“Cobb artık kendi öznel gerçekliğinde. Hayalde olup olmaması onun umurunda değil, ait olduğunu hissettiği yer artık orası. O sahnenin asıl emeli; Cobb’un odağının artık topaçta değil, çocuklarında olduğunu göstermek. Cobb, o işleri artık geride bıraktı.”
Christopher Nolan’ın Inception öyküsünü ucu açık sonlandırdığı aşikâr. İzleyicilerin kendi fikirleriyle sinemanın mana kazanmasını istiyor.
Fakat usta oyuncu Michael Caine, işin sırrını biraz bozmuş olabilir.
Inception sinemasında Profesör Stephen Miles karakterine hayat veren yıldız oyuncunun 2018 yılında anlattığı bir hikâye, “rüya mı, gerçek mi” tartışmasına son noktayı koyar nitelikte.
Caine: “Inception senaryosunu okuduğum vakit biraz başım karışmıştı. Nolan’a ‘Neresi düş ve neresi gerçek?’ diye sordum. Nolan da bana, ‘Eğer sahnede sen var isen, o sahne hayal değil, gerçek.’ dedi.”
Filmin finalinde Michael Caine görünüyor!
Leonardo DiCaprio da finalde ne olduğunu anlamayanlardan.
Filmin başrolü DiCaprio, 2020 yılında WTF With Marc Maron podcast yayınına katılarak finalde ne olduğuna dair bir fikrinin olmadığını itiraf etmişti: hiç bir fikrim yok. Sen yalnızca kendi karakterine odaklanmış durumdasın. Bahis Chris Nolan, onun zihni ve sinemadaki bu kesimlerin nasıl bir ortaya getirildiği olduğunda, herkes daima bu bulmacayı çözmeye çalışıyordu. Sinemanın finali, kişinin bakış açısına göre değişen bir durum, sanırım.
Nolan bunu daima yapıyor.
Christopher Nolan ve kardeşi Jonathan Nolan, kendi yazdıkları senaryolarda izleyicilerin sinema üzerine baş yormasını bilhassa tercih ediyor. Nolan’ın filmografisine baktığımız vakit şimdi her sinemanın kendine has bir gizemi ve karmaşası var. Lakin bu karmaşıklığın içi boş değil. Senaryodaki her sonucun bir desteği mevcut. O yüzden Nolan’ın sinemalarında büyük mantık yanlışı bulamazsınız çünkü her ayrıntı incelikle işlenmiştir. Memento, The Prestige, Interstellar ve Tenet üzere sinemaları bu hususa en güzel örneklerden.
Tüm bu “rüya mı, gerçek mi” tartışması bir yana; bir sinema sinemasının senelerca konuşulup tartışılması, her izleyişte tıpkı tadı vermesi ve hayata dair bildiriler içeriyor olması sinema sanatının gücü ve etkisinin adeta bir tanımı.