Ece
New member
Güvenlik Kelimesinin Kökünde Gizli Bir Hikâye
Selam forumdaşlar,
Bu akşam sizlerle içimde uzun zamandır dönüp duran bir hikâyeyi paylaşmak istiyorum. Belki birçoğunuz “güvenlik” dendiğinde kapılardaki kameraları, şifreli kapıları ya da polis sirenlerini düşünürsünüz. Ama ben, bu kelimenin kökünde yatan o insanî sıcaklığı, kalbimizin en derinlerinde aradığımız “güven” duygusunu anlatmak istiyorum. Çünkü fark ettim ki, “güvenlik” kelimesi sadece bir kelime değil; bir sığınak, bir hikâye, bir arayış…
Bir Akşamüstü Başlayan Hikâye
Güneş, şehrin gri binaları arasından yavaşça çekiliyordu. Elif, elleri cebinde, düşüncelere dalmış bir şekilde yürüyordu. Arkasında bıraktığı kapı sessizce kapanırken, içinde yankılanan o tanıdık kelimeyle mücadele ediyordu: “güven.”
Bir ilişkiden çıkmıştı, ama kalbinde kalan şey ne öfke ne pişmanlıktı. Sadece, “Artık kimseye güvenebilir miyim?” sorusuydu.
Tam o sırada telefonuna gelen mesajla düşünceler bölündü. Eski bir dost, Ali, yazmıştı:
— “Elif, bu akşam ofiste biraz geçe kadar kalacağım. Uğrarsan kahve içeriz, konuşuruz.”
Ali, stratejik düşünen bir adamdı. Hayatta her şeyi planlamaya alışkındı; sorun gördüğü yerde çözüm arar, duygulardan çok mantığı dinlerdi. Elif’in tersine, o hiçbir şeyi kalbine sığdırmaz, zihninde tartardı. Ama ne gariptir ki, Elif her kırıldığında hep Ali’yi arardı. Çünkü onun yanında bir şekilde kendini “güvende” hissederdi.
Kökü Bulmak
O akşam ofiste, kahveler buharını bırakırken konu yine o kelimeye geldi.
“Elif,” dedi Ali, gözlüğünü çıkarıp masaya bırakarak, “sen hep güven diyorsun. Ama hiç düşündün mü, bu kelimenin kökü nedir?”
Elif şaşırdı. “Dilbilgisi mi yapacağız şimdi?” diye güldü ama sesinde bir merak vardı.
Ali devam etti: “Güvenlik kelimesinin kökü ‘güven’. Peki güvenin kökü ne? Aslında ‘korkunun’ tam karşıtı. İnsan korktuğu şeyi kontrol etmek ister, ama güvenmek... bırakmaktır.”
Elif sustu. Çünkü o an anladı: Ali’nin stratejik zihniyle bile ulaşamadığı şey, kalbinin özündeki teslimiyetti. Güven, sadece emin olmak değil, bazen emin olamamayı kabullenmekti.
Bir Kadın, Bir Erkek ve Bir Kelime
O günden sonra Ali ve Elif sık sık buluştu. Ali, her zamanki gibi sorunlara çözüm üretmeye, geleceği planlamaya çalışıyordu.
“Elif, güvenlik kameraları taktırmalısın, kapı şifreni değiştir, verilerini yedekle…” diyordu.
Ama Elif başını sallayıp gülüyordu.
“Ali, sen hep dışarıyı korumaya çalışıyorsun. Ben içimdeki kapıyı onarmak istiyorum.”
Bu cümle, Ali’nin kalbine dokundu. Çünkü ilk defa fark etti ki, o da aslında uzun zamandır “güvenlik” arıyordu — sadece farklı bir biçimde. Onun güvenliği planlarda, Excel tablolarında, alarm sistemlerinde gizliydi. Elif’inse insanlarda, duygularda, samimiyette.
Ve o gece, Ali evine döndüğünde kendi kendine mırıldandı:
“Belki de güvenlik, güvenin kabuğudur. Dışını korur ama içini hep açık bırakır.”
Forumdaşlarla Paylaşmak İstediklerim
Düşünün dostlar…
Güvenlik kelimesi, hepimizin hayatında farklı anlamlar taşır. Kimimiz için kapımızdaki kilittir, kimimiz için bir insanın gözlerindeki dürüstlük. Ama her şeyin özünde “güven” vardır.
Ve bu kelimenin kökü, aslında bir duygudur. “Güvenlik” sadece korunmak değil; “birine, bir şeye içtenlikle inanabilmek”tir.
Ali ve Elif’in hikâyesi, bana bunu hatırlattı. Kadınlar genelde duygularla dokunur, kalple bağ kurar; erkekler ise çözümle korur, akılla inşa eder. Ama iki yaklaşım da aynı yere çıkar: “güvende hissetme” arzusuna.
O yüzden bazen birini anlamak için duvar örmek yerine, onun hikâyesine kapı aralamak gerekir. Çünkü kelimeler bile, tıpkı biz insanlar gibi, köklerinden anlam bulur.
Kökten Anlama Yolculuğu
“Güven” kelimesi Eski Türkçedeki “küv” kökünden gelir, “inanmak, itimat etmek” anlamını taşır. “-en” ekiyle eylemden isimleşir, “güvenlik” ise o isimden türeyerek koruma, emin olma hali demektir.
Yani dilimiz bile bize diyor ki: güven, insanın inanma cesaretidir.
Ali’nin stratejisiyle Elif’in duygusu, bir kelimenin kökünde birleşiyor: inanmakta.
İnanmak… Birine, bir şeye, hatta bazen kendine.
İşte o inanç, insanın içindeki en derin güvenlik sistemidir.
Siz Ne Düşünüyorsunuz Forumdaşlar?
Sizce “güvenlik” deyince akla önce ne gelmeli?
Bir kapı kilidi mi, yoksa bir insanın “ben buradayım” deyişi mi?
Ali gibi çözüm arayanlardan mısınız, yoksa Elif gibi kalple hissedenlerden mi?
Ben bazen ikisinin ortasında kalıyorum. Çünkü hayatta hem planlara hem duygulara ihtiyaç var. Ama ne olursa olsun, en güvenli yerin bir insanın içtenliği olduğuna inanıyorum.
Bu hikâyeyi paylaşmak istedim çünkü kelimelerle yeniden “güvende hissetmenin” mümkün olduğuna inanıyorum.
Ve belki de hepimiz, kendi içimizdeki Ali’yle Elif’in el sıkışmasını bekliyoruz — aklın ve kalbin, güvenin ve güvenliğin barıştığı o sessiz anı.
Son Söz
“Güvenlik” kelimesinin kökü “güven”dir. Ama güvenin kökü, sevgidir.
Sevgiyle dokunulan her şey, ister bir insan, ister bir kelime olsun, sonunda güven verir.
Forumdaşlar, sizden ricam:
Bugün birine içtenlikle “Sana güveniyorum.” deyin.
Çünkü bazen dünyayı değiştirmek, sadece bir kelimenin köküne inmeye cesaret etmektir.
Selam forumdaşlar,
Bu akşam sizlerle içimde uzun zamandır dönüp duran bir hikâyeyi paylaşmak istiyorum. Belki birçoğunuz “güvenlik” dendiğinde kapılardaki kameraları, şifreli kapıları ya da polis sirenlerini düşünürsünüz. Ama ben, bu kelimenin kökünde yatan o insanî sıcaklığı, kalbimizin en derinlerinde aradığımız “güven” duygusunu anlatmak istiyorum. Çünkü fark ettim ki, “güvenlik” kelimesi sadece bir kelime değil; bir sığınak, bir hikâye, bir arayış…
Bir Akşamüstü Başlayan Hikâye
Güneş, şehrin gri binaları arasından yavaşça çekiliyordu. Elif, elleri cebinde, düşüncelere dalmış bir şekilde yürüyordu. Arkasında bıraktığı kapı sessizce kapanırken, içinde yankılanan o tanıdık kelimeyle mücadele ediyordu: “güven.”
Bir ilişkiden çıkmıştı, ama kalbinde kalan şey ne öfke ne pişmanlıktı. Sadece, “Artık kimseye güvenebilir miyim?” sorusuydu.
Tam o sırada telefonuna gelen mesajla düşünceler bölündü. Eski bir dost, Ali, yazmıştı:
— “Elif, bu akşam ofiste biraz geçe kadar kalacağım. Uğrarsan kahve içeriz, konuşuruz.”
Ali, stratejik düşünen bir adamdı. Hayatta her şeyi planlamaya alışkındı; sorun gördüğü yerde çözüm arar, duygulardan çok mantığı dinlerdi. Elif’in tersine, o hiçbir şeyi kalbine sığdırmaz, zihninde tartardı. Ama ne gariptir ki, Elif her kırıldığında hep Ali’yi arardı. Çünkü onun yanında bir şekilde kendini “güvende” hissederdi.
Kökü Bulmak
O akşam ofiste, kahveler buharını bırakırken konu yine o kelimeye geldi.
“Elif,” dedi Ali, gözlüğünü çıkarıp masaya bırakarak, “sen hep güven diyorsun. Ama hiç düşündün mü, bu kelimenin kökü nedir?”
Elif şaşırdı. “Dilbilgisi mi yapacağız şimdi?” diye güldü ama sesinde bir merak vardı.
Ali devam etti: “Güvenlik kelimesinin kökü ‘güven’. Peki güvenin kökü ne? Aslında ‘korkunun’ tam karşıtı. İnsan korktuğu şeyi kontrol etmek ister, ama güvenmek... bırakmaktır.”
Elif sustu. Çünkü o an anladı: Ali’nin stratejik zihniyle bile ulaşamadığı şey, kalbinin özündeki teslimiyetti. Güven, sadece emin olmak değil, bazen emin olamamayı kabullenmekti.
Bir Kadın, Bir Erkek ve Bir Kelime
O günden sonra Ali ve Elif sık sık buluştu. Ali, her zamanki gibi sorunlara çözüm üretmeye, geleceği planlamaya çalışıyordu.
“Elif, güvenlik kameraları taktırmalısın, kapı şifreni değiştir, verilerini yedekle…” diyordu.
Ama Elif başını sallayıp gülüyordu.
“Ali, sen hep dışarıyı korumaya çalışıyorsun. Ben içimdeki kapıyı onarmak istiyorum.”
Bu cümle, Ali’nin kalbine dokundu. Çünkü ilk defa fark etti ki, o da aslında uzun zamandır “güvenlik” arıyordu — sadece farklı bir biçimde. Onun güvenliği planlarda, Excel tablolarında, alarm sistemlerinde gizliydi. Elif’inse insanlarda, duygularda, samimiyette.
Ve o gece, Ali evine döndüğünde kendi kendine mırıldandı:
“Belki de güvenlik, güvenin kabuğudur. Dışını korur ama içini hep açık bırakır.”
Forumdaşlarla Paylaşmak İstediklerim
Düşünün dostlar…
Güvenlik kelimesi, hepimizin hayatında farklı anlamlar taşır. Kimimiz için kapımızdaki kilittir, kimimiz için bir insanın gözlerindeki dürüstlük. Ama her şeyin özünde “güven” vardır.
Ve bu kelimenin kökü, aslında bir duygudur. “Güvenlik” sadece korunmak değil; “birine, bir şeye içtenlikle inanabilmek”tir.
Ali ve Elif’in hikâyesi, bana bunu hatırlattı. Kadınlar genelde duygularla dokunur, kalple bağ kurar; erkekler ise çözümle korur, akılla inşa eder. Ama iki yaklaşım da aynı yere çıkar: “güvende hissetme” arzusuna.
O yüzden bazen birini anlamak için duvar örmek yerine, onun hikâyesine kapı aralamak gerekir. Çünkü kelimeler bile, tıpkı biz insanlar gibi, köklerinden anlam bulur.
Kökten Anlama Yolculuğu
“Güven” kelimesi Eski Türkçedeki “küv” kökünden gelir, “inanmak, itimat etmek” anlamını taşır. “-en” ekiyle eylemden isimleşir, “güvenlik” ise o isimden türeyerek koruma, emin olma hali demektir.
Yani dilimiz bile bize diyor ki: güven, insanın inanma cesaretidir.
Ali’nin stratejisiyle Elif’in duygusu, bir kelimenin kökünde birleşiyor: inanmakta.
İnanmak… Birine, bir şeye, hatta bazen kendine.
İşte o inanç, insanın içindeki en derin güvenlik sistemidir.
Siz Ne Düşünüyorsunuz Forumdaşlar?
Sizce “güvenlik” deyince akla önce ne gelmeli?
Bir kapı kilidi mi, yoksa bir insanın “ben buradayım” deyişi mi?
Ali gibi çözüm arayanlardan mısınız, yoksa Elif gibi kalple hissedenlerden mi?
Ben bazen ikisinin ortasında kalıyorum. Çünkü hayatta hem planlara hem duygulara ihtiyaç var. Ama ne olursa olsun, en güvenli yerin bir insanın içtenliği olduğuna inanıyorum.
Bu hikâyeyi paylaşmak istedim çünkü kelimelerle yeniden “güvende hissetmenin” mümkün olduğuna inanıyorum.
Ve belki de hepimiz, kendi içimizdeki Ali’yle Elif’in el sıkışmasını bekliyoruz — aklın ve kalbin, güvenin ve güvenliğin barıştığı o sessiz anı.
Son Söz
“Güvenlik” kelimesinin kökü “güven”dir. Ama güvenin kökü, sevgidir.
Sevgiyle dokunulan her şey, ister bir insan, ister bir kelime olsun, sonunda güven verir.
Forumdaşlar, sizden ricam:
Bugün birine içtenlikle “Sana güveniyorum.” deyin.
Çünkü bazen dünyayı değiştirmek, sadece bir kelimenin köküne inmeye cesaret etmektir.